Fârâbî

18-02-2021 12:50
Fârâbî
Fârâbî (870 -950)

Türk milletinin felsefî ilimler sahasında en büyük mümessili olan Fârâbî, beşerî düşünce tarihinin köşe taşlarından biridir. Antik dünyanın felsefî mirası onun çalışmalarıyla İslam kültür coğrafyasının ayrılmaz bir parçası hâline gelmiştir. Özellikle bilgi felsefesi ve mantık alanında yapmış olduğu çalışmalar felsefî düşüncenin yeniden hayat kazanarak Doğu’da ve Batı’da varlığını devam ettirmesinde büyük ölçüde etkili olmuştur. Anadili Türkçe olmasına rağmen Arapça felsefî terimlerin oluşmasında ve genel olarak İslam kültür vasatında felsefe dilinin teşekkülünde belirleyici etkiye sahip olmuştur. Bu nedenle o, İslam felsefesinin kurucu filozofu olarak kabul edilmeyi fazlasıyla hak etmektedir. Şunu söylemek mümkündür ki, Fârâbî metafizik meselelerde İbn Sînâ üzerinden İslam düşüncesini, mantık ve epistemolojiye ilişkin meselelerde de İbn Rüşd üzerinden Batı düşüncesini derinden etkilemiştir. İslam düşüncesi açısından Fârâbî felsefesindeki özgün yönlerden bir tanesi dinî ilimlerle aklî ilimleri bir bütün olarak değerlendirmeyi mümkün kılan yeni bir tasavvur geliştirmiş olmasıdır. O el-mille kavramı çerçevesinde insan hayatının bütünlüğüne paralel olarak dinî olanla felsefî olanın bütünlüğünü öngören özgün-orijinal bir bilim anlayışı ve ona uygun siyasî bir model önermiştir. Bazı eserleri şunlardır: Arau Ehli’l-Medineti’l-Fadıla, es-Siyasetu’l-Medeni (Mebadiu’l-Mevcudat), İhsa’u’l-Ulum, Tahsilus-Seade, el-Cem’ Beyne Re’yeyi’l-Hakimeyn, Risale fi’l-Akıl, Kitabu’l-Mille, Kitabu’l-Hurup.

IdeaSoft® | E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.